
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM), hava seyrüseferinde görev yapan bazı birimler için yorgunluk ve dinlenme düzenlemelerine yönelik önemli adımlar atmaktadır. 2024 ve 2025 yıllarında yayımlanan HSD-2024/1 ve GM-2025/3 sayılı genelgelerle, hava trafik kontrol (ATC) ve havacılık bilgi yönetimi (AIM) personeline yönelik vardiya sistemleri yeniden ele alınmış ve uçuş emniyetine katkı sağlayacak düzenlemeler yapılmıştır. Bu adımlar, sistemin güvenliğini önceleyen proaktif bir yaklaşımın ürünü olarak memnuniyetle karşılanmaktadır.
Bu kapsamda yayımlanan genelgelerle, özellikle 24 saat esasına dayalı vardiyalı çalışma düzeninde görev yapan AIM ve Hava Trafik Kontrolörü personelinin, aşırı yorgunluk risklerinden korunarak emniyetli, sürdürülebilir ve sağlıklı koşullarda hizmet vermesini hedeflenmektedir. Genelgede, vardiya geçişleri ve dinlenme sürelerine ilişkin net kurallar belirlenmiştir.
Bunlar:
- Gündüz vardiyasını takiben gece vardiyasına geçecek personel için en az 24 saatlik kesintisiz dinlenme süresi,
- Gündüz vardiyasından tekrar gündüz vardiyasına geçilecekse en az 12 saatlik kesintisiz dinlenme süresi,
- Gece vardiyası sonrasında ise, bir “uyku günü”nün ardından en az 48 saatlik dinlenme süresi öngörülmüştür.
Burada dikkat çekici yeniliklerden biri, mevcut uygulamada 12-24-12-48 vardiya düzeniyle çalışan ve personel sayısı yeterli olan meydanlarda, artık gece vardiyası sonrası tanınan 48 saatlik dinlenme süresine ek olarak bir de “uyku günü” tanımlanmasıdır. Uyku günü; gece vardiyasından hemen sonra gelen ve vücudun biyolojik saatini yeniden dengelemesine olanak tanıyan 24 saatlik süreyi kapsamakta, ancak bu süre resmi dinlenme gününün haricinde fazladan bir gün olarak sayılmaktadır.
Ayrıca vardiya süresi azami 12 saat ile sınırlandırılmış; olağanüstü durumlar veya personel eksikliği gibi özel hallerde ise risk analizi ve telafi planı şartıyla özel vardiya düzenlemelerine izin verilebileceği, ancak bu tür uygulamaların SHGM onayına tabi olduğu belirtilmiştir.
Genelgenin uygulanması ve denetlenmesi SHGM tarafından yürütülecek olup, kurallara uymayan kişi veya kurumlar hakkında 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu ve SHY-İPC Yönetmeliği kapsamında idari yaptırımlar uygulanacaktır.
Bu düzenlemeyle birlikte, hizmetlerin kalite ve emniyet standartları doğrultusunda yürütülmesi sağlanırken, aynı zamanda personelin sağlığı, görev verimliliği ve iş doyumu da gözetilmektedir.
Ancak bu çabaların, hava seyrüsefer sisteminin tamamını kapsayacak şekilde genişletilmesi hem sistemsel bütünlük hem de çalışan memnuniyeti açısından daha etkili sonuçlar doğuracaktır.
Tüm Hizmet Unsurlarını Dahil Eden Bütüncül Bir Yaklaşım Neden Gerekli?
ICAO’nun Doc 9082 dokümanında da belirtildiği üzere, Hava Seyrüsefer Hizmetleri; ATM, AIS, CNS, MET ve SAR olmak üzere beş temel unsurdan oluşmaktadır. Bu hizmetlerin tümü, 7/24 vardiyalı sistemle ve yüksek operasyonel sorumluluk altında yürütülmektedir.
Havalimanlarında görev yapan ve bu birimlerden biri olan Meteoroloji Hizmetleri (MET) personeli, uçuş güvenliği açısından hayati öneme sahip veriler üretir ve bu bilgileri anlık olarak operasyonel birimlerle paylaşır. METAR (saatlik/yarım saatlik gözlemler), TAF (hava tahmin raporları) ve SPECI (özel hava durumu rasatları) gibi teknik meteorolojik yayınlar başta olmak üzere, birçok havacılığa özel meteorolojik bilginin hazırlanması MET personelinin sorumluluğundadır. Bu durum, hava koşullarının 24 saat kesintisiz ve büyük bir titizlikle izlenmesini zorunlu kılar. Özellikle gece vardiyalarında, yoğun dikkat ve analiz gerektiren bu süreçler, MET personelinin yorgunluk yönetimi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini mutlak bir biçimde ortaya koymaktadır.
Tüm Zincirin Güçlendirilmesi Gerekiyor
Yalnızca belirli birimlere odaklanmak, diğer hizmet unsurlarında görev yapan personelde kurumsal adalet ve eşitlik algısını zedeleyebilir. Oysa uçuş emniyeti bir zincirdir ve bu zincirin tüm halkalarının aynı özenle değerlendirilmesi gerekir.
CNS teknisyenleri, haberleşme operatörleri, bakım ve kalibrasyon ekipleri, NOTAM uzmanları gibi pek çok uzmanlık alanı, aynı vardiya koşullarında ve benzer stres seviyelerinde çalışmaktadır. SHGM’ nin bu birimleri de kapsayan, sistem temelli ve dengeli bir yorgunluk yönetimi politikası oluşturması, önemli bir gereklilik olmakla beraber kurumun stratejik vizyonuna da güç katacaktır.
Sonuç
SHGM’ nin halihazırda başlattığı düzenlemeler kıymetlidir. Bu sürecin devamında, beş temel hizmet unsurunu kapsayan genişletilmiş bir çerçeveyle tüm seyrüsefer hizmetleri için eşgüdümlü genelgelerin hazırlanması, kurumsal bütünlüğü güçlendirecek ve çalışan motivasyonuna olumlu katkılar sağlayacak gerekli bir adımdır. Bu nedenle, yalnızca belirli görev gruplarını değil, seyrüsefer hizmetleri çerçevesinde, 24 saat kesintisiz hizmet veren tüm operasyonel personeli kapsayan kapsayıcı bir yaklaşım benimsenmeli; görev sorumluluğu ile orantılı biçimde yorgunluk ve risk yönetimi politikaları geliştirilmelidir. Böylece hem hizmet kalitesi yükselecek hem de çalışan memnuniyeti kurumsal bir kazanıma dönüşecektir.
Flightmet olarak, yalnızca meteoroloji çalışanlarının haklarını savunmakla kalmayıp, seyrüsefer hizmetlerinin tüm bileşenleri adına da adil, sürdürülebilir ve bütüncül çözümler için önerilerde bulunmaya devam edeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz.